Kelime tanımını bul

Güncel Türkçe Sözlük
mütevazı
  • sıfat Alçak gönüllü
    "Sakin, mütevazı ve kalabalıktan kaçan ruhunu incitmemek için onu, birkaç kişi ile sırtımda ebedî makamına ben götürdüm." - A. H. Müftüoğlu
  • Gösterişsiz, iddiasız
    "Düğün sahibinin bütçesi ne kadar dar ve mütevazı olursa olsun, hokkabaz şarttı." - S. Ayverdi

"mütevazı" kelimesinin kullanım örnekleri.

Vav’ gibi mütevazı olmayı, ‘Elif’ gibi dik durmayı, kalem gibi verimli olmayı, mürekkep gibi kötülükleri örtmeyi ve aharlı kâğıt gibi güzelliklere ev sahibi olmayı öğreniyoruz.

Kendisinin vatandaşların yetiştiği şartlarda, mütevazı bir evde yaşadıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, toprak damlı evlerde oturduklarını anlattı.

Ayrıca Eduok ve İlhan Depe gibi mütevazı yıldızlarla da hücumda etkili bir görüntü çiziliyor.

Şartları daha mütevazı idi ve kulübün ekseri üyeleri gayrimüslim dostlarımızdı.

Hepiniz işinizi,gücünüzü terk ederek bu mütevazı sanat geceme katıldınız.

Türklerde ise hakiki kahramanlar akla gelmeyen mütevazı köşelerin iddiasız sakinleridir çünkü onlar kahramanlık iddiasında da değillerdir.

Evli ve 6 çocuk babası olan Akdağ, Narman ve çevre ilçelerde mütevazı ve iyiliksever kişiliğiyle tanınıyordu.

Küçük salonlar, daha düşük kaşeli, sponsorların karşılayabileceği şartlarda daha mütevazı kaşeli isimler ve etkinlikler gerçekleşebilecek.

Fakat vakur olayım derken kibre kaçmamalı, mütevazı olayım derken de zillete düşmemelidir.

Mütevazı, adaletli, ehliyetli, liyakatli ve millete sadakatli insanlarla birlikte hareket edeceğiz.

Mütevazı, adaletli, ehliyetli, liyakatli ve millete sadakatli arkadaşlarımızı bulup çıkaracaksınız ve 31 Mart seçimlerinde inşallah Nevşehir'de tulum çıkaracak, başarılı sonuçlar alacaksınız.

Eski İstanbul semtlerinden birinde mukim kendi halinde mütevazı bir yaşantısı olan Bahtiyar Ölmez, babasının mezarcılık işlerinde çalışır.

Kentinden köyüne, en mutena semtinden en mütevazı köşesine kadar ülkemizin tamamına hizmet ettik.